26 Temmuz 2012 Perşembe

12 Mayıs 2012

O gün herkeste ayrı bir heyecan vardı. Herkesin eli ayağı birbirine dolaşıyor, totemler yapılıyor, iddialara giriliyor ve maçtan önce herkes hazırlıklarını tamamlamıştı. Belkide bir daha öyle bir maçı hayatınız boyunca göremeyecektiniz. Saat 19'da herkesin nefesini tutacağı maç başlamadan konuşulmaya başlamıştı. Bize 2 skorda yararken fenerbahçeye sadece galibiyet yetiyordu. Maçtan önce Fatih Terim'in cezası da kaldırılınca herkes derin bir oh çekti. Maç saati yaklaşmaya başladıkça stres katsayısı da git gide artıyordu. O sırada Özmerkez önünde büyük bir kalabalık şampiyonluğa inanmış bir taraftar vardı. Sesimiz kısılıncaya, ses tellerine resmen garezi varmış gibi bağıran bir taraftar grubu... Bayraklar, Flamalar, Atkılar, Formalar vb. her yer sarı kırmızıydı. Maç saati geldiğinde ise sokakta kimseler kalmamış herkes kafelere, kıraathanelere, evlere çekilmiş şanslı(?) bir kesimde Kadıköy'de maçı canlı olarak izliyordu. Cüneyt Çakır düdüğünü çaldı ve maç başladı. Eğer Galatasaray berabere kalır veya yenerse ezeli rakibi Fenerbahçe'nin sahasında kupa kaldıracak ve adı tarihe bir kez daha geçecekti. Maçın 83.dakikasına kadar seyrettim. Daha sonrasını balkonda dua ederek geçirdim. Artık dışarıdan şampiyon sesleri gelmeye başladı ve o zaman her yerde bir sevinç çığlığı kapladı. GALATASARAY 2011-2012 Sezonu ŞAMPİYONU! O an neler hissettiğimizi çoğumuz bile bilmiyordur ondan eminim. Sözlerin, cümlelerin, kelimelerin düğümlendiği andı o an. Ve ardından herkes sokaklara çıktı, her yer tekrardan sarı-kırmızı'ya boyandı ve şunu bir kez daha anladım ki Galatasaraylı olmak ayrıcalıktır her kula nasip olmaz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder